28 Temmuz 2011 Perşembe

Doğru İnsana Yatırım Yapmalı

Ben, çalışma hayatına çok erken başladım. Adına hayat şartları mı dersiniz ne dersiniz bilemem ama lise talebesiyken ekmeğimi elime almıştım. Sonra da hem okul hem iş derken mücadele devam etti.

Dönem dönem durağan zamanlarım da oldu. Ama genelde koştura koştura geçti günlerim, yıllarım.
Bu bana içinde olduğum dönemde zarar vermiş gibi görünse de hep avantaj sağlamıştır. Bir sürü şirket, bir sürü yönetici ve onlarca değişik iş arkadaşım oldu.

Çeşit çeşit firmalarım, farklı bakış açıları olan yöneticilerim, türlü türlü ekip arkadaşlarım oldu. Zaman zaman benden çok şey götürseler dahi götürürlerken bile bana ne çok şey kattıklarını ancak fark edebiliyorum.

Reklamın iyisi, kötüsü olmaz derler ya (gerçi hiç inanmam ama) ben o lafi tecrübenin iyisi, kötüsü olmaz olarak değiştirdim.

En acı tecrübe bile özünde tecrübe aynı hatayı bir daha yapmamak için bir vesile... En canımı yakan kurum bile bana neler katmış, gözyaşları içinde elimde yanlış beyan ettiğim sgk bildirgesi ile kapısında gittiğim müdürümden yediğim azar... vs vs örnekler çok :)

Dediğim gibi gençtim, acemiydim, zaman zaman yönlendirilme, eğriyi-doğruyu gösterilme ihtiyaçları içindeydim.  Gün geldi işsiz kaldım, gün geldi basit uyarılar yapılmadığı için büyük hataların sahibi oldum.

Şu hayatta, iş hayatımda bir kişi hariç hiç destekçim olmadı. Kimse bana yatırım yapma gereği duymadı. Bilgiler gizlendi, hata yapmam beklendi. Bu salt benim için değil iş hayatına genel bakışıydı bu insanların. Bir yıl boyunca iş ararken etrafımdakiler zerre destek olmadı.
İş dışında şanslı bir olmamla beraber mevzu iş olunca herkes bir elini eteğini çeker oldu.

İşte taa o zamanlar söz verdim kendime... Elime geçen tüm imkanları paylaşacağıma. İşse iş, bilgi ise bilgi. Bir mum diğerini yakarak kendi ışığından hiçbirşey kaybetmez sözünü kendime düstur edinip çıktım yola. Hakikaten evrende destekçim oldu ve çok donanımlı, işine hakim bir insan halini aldım.

Şu an çalıştığım işyerimde bile ki başlayalı sadece 4 ay oldu. İşe ihtiyacı olan iki eski iş arkadaşımı açık pozisyonlara yerleştirmek için çırpındım ve kabul ettirdim. Sonrada gölge gibi izledim onları, kimseye belli etmeden onlarla ilgili çıkan krizleri yönettim ve baş ettim.

Bilgimi hiç esirgemedim. Sormadan karşımda ki merak etmeden paylaştım. Belki ediyodur da nasıl soracağını bilmiyordur diye düşünerek.

Öğrendiğim her yeni bilgiyi, okuduğum her yeni yazıyı, haberi paylaştım çevremle. Siz ne kadar bilgili olursanız olun ekip arkadaşlarınız boşsa maçı kazanamazsınız çünkü...

Ama bazen yanlış insanları seçersiniz yoldaş olarak. O aslında çoktan yolunu seçip, yönünü çizmiştir. Sizin çabanız beyhudedir. Bunu görmezden gelmeye çalışarak çabalamaya devam edersiniz. Hadi dersiniz bu kadar çabuk pes etme, devam et.

Anlatmaya çalışırsınız, kafasına girmeye, doğru gitmesi için, yön değiştirmesi için çabalarsınız. Ufak manevralarla direksiyonunu kırıp doğru şeritte akmasını sağlamaya çalışırsınız.

Bakarsınız akacak gibi sanki... Bir anda ani bir şekilde o direksiyonu yine bildiği yöne çevirir. Tamam dersiniz olur böyle şeyler, zaten kolay olmasını beklemiyordunuz. 2,3,8,10,15 deneme derken baktınız ki yoruluyorsunuz, emeklerinizin heba olmasına acıyorsunuz, incinip, kırılıyorsunuz. Ama en önemlisi ne biliyor musun yanlış insanla zaman kaybederken belki de doğru insanı gözden kaçırıyorsunuz.

Ben dört aydır birinin yönünü değiştirmeye, doğru şeride geçirmeye çalışıyorum. Severek denedim, arkadaşı, en yakını olarak denedim. Tam başardığımı düşündüğüm anda defalarca yarı yolda bıraktı beni ve ben bugün artık çok yorulduğumu anladım. Emeklerim çöpe gidiyordu, boşa dil döküyordum, zaman harcıyordum ve en önemlisi doğru adama yatırım yapma şansımı ve şansını elimizden alıyordum.

Siz, siz olun iyilik yapacağım diye yanlış insanlarla uğraşmayın. Bu ona bir fayda sağlamadığı gibi sizi iyilikten usandırır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder