28 Eylül 2011 Çarşamba

Soru: Asansör'ü Nasıl Bilirdiniz?


Cevap: Hiç işte indirir, çıkarır.

Hadi ya bizim ordakiler iş bağlıyor pehh !!! :)

Dün akşam ki tablet pek iyi geldi bana... :)

Bir süredir sarmış durumdayım malumunuz tablet seminerlere. Ofisten çıkınca ayda en az 1 defa bir tablet canım istiyor. 3 saate sıkıştırılmış konsantre bilgiler, paylaşımlar her defasında şahane mentorler ve kalabalık sınıflar. Farklı sektörlerden farklı pfofesyoneller, yeni mezunlar,öğrenciler... Bu kaynaşmayı çok seviyorum. Çok enteresan ve birbirinden çok farklı bakış açıları... 10senedir sektörde bilfiil faaliyet gösterenle yeni mezunun bakış açılarında ki fark. Seviyorum bunu.

Ama dünkü tableti diğerlerinden farklı tutmazsam sanırım ayıp olur hayatımda hiç bu kadar gülmemiştim bir seminerde. Ama düşünsenize hemen herkes işten çıkmış kafalar bir milyon hele ki biz yetmez gibi 2 saatte yol çekmişiz üstüne... Eğlenceli ve yumuşak bir ortam olmasa kim neden tercih eder ki zorunluluk olmadan.

Eğitimci Ertuğrul Belen ;

General Motors ve PricewaterhouseCoopers'da uzun yıllar üst-yönetim danışmanlığı yapan Ertuğrul Belen, Business Networking Akademi kurucusu ve Sihir Mobilya markalar grubu Yönetim Kurulu üyesidir. Bugüne kadar yirmibinin üzerinde girişimci, profesyonel, melek yatırımcı ve STK'ya Türkiye'de bir 'ilk' olan Speed Networking ("Hızlı Tanınma") seansları ve Elevator Pitch ("Asansör Cümlesi) yarışmaları tasarlayan Ertuğrul Belen, Networking araştırma ve yorumlarını Sabah İK İşte İnsan köşe yazarı olarak paylaşmaktadır. Galatasaray Lisesi'nden sonra University of Wisconsin'de lisans ve sonrasında Kurumsal Hazine Yönetimi (CTP - Certified Treasury Professional) yüksek lisans eğitimini tamamlayan Ertuğrul, İSGİD (İstanbul Genç Girişimciler Derneği) Kurucu Yönetim Kurulu Üyesi, MARGİF (Marmara Genç İşadamları Federasyonu) Başkan Vekili, XING Türkiye Girişimcilik ve Startup Europe Melek Yatırım Elçisi (Ambassador), GYİAD (Genç Yönetici ve İşadamları Derneği) Başkan Yardımcısı ve JCI (Junior Chamber International) üyesi olarak Türkiye'nin önde gelen STK'larında aktif görev almaktadır. Ertuğrul, networking çalışmalarını özellikle Türkiye ve Avrupa'nın önde gelen melek yatırım kanallarında eyabi Ventures yatırım ortaklığında devam ettirmektedir.
Bu kadar yetkinliğe ben gönül rahatlığıyla şunu ekleyebilirim ki 'çok eğlenceli bir adam'

Konumuz 'Asansör Cümlesi Sunum Sanatı'

Nedir bu asansör cümlesi? Asansöre bindik 14. kattan ve lobiye iniyoruz. 13. katta asansör durdu ve dınn! karşınızda Ali Sabancı!!! eee ben zaten bunu bekliyordum. Aylardır IK ile aklımda olan şahane bir projem var bunu bence Türkiye'de ki en iyi IK uygulamalarına sahip firmanın (Pegasus) kurucusuna aktarmak. Aman Tanrım! ne şans... Ama ben ne yapıyorum. '' aaa merhaba Ali Bey, hebe hübe lüp lep ımmm şey aslında ben hebe hübe lüp'' dınn! lobideyiz.... :(

İşte tam bu noktada 'asansör cümlesi' giriyor devreye. Kısıtlı zamanda en etkili cümleyi kur ve en azından bir kartvizit ya da randevu kap. Yani yanlış anlaşılmasın Ali Sabancı'yı asansörde sıkıştırıp projemi dayamayacağım. Sadece projemin var olduğunu buna çok inandığımı ve bu projenin bana göre en önemli noktasının yüksek fayda,çok yönlü fayda ve çok düşük maliyetli olması.
Düzgün bir asansör cümlesi ile kapar mıyım sözü? İnanın kaparım. Salt ben değil hepimiz kaparız.
Neyse Ali Bey'e teşekkür edip daha çok kulaklarını çınlatmayalım. Zaten devamlı adamcağızı ana ana yakında sağ kulağını patlatacağım. Ama dikkat 'sağ kulak' :)

Dün bir uygulamadan söz ettiler. KISS ''Keep It Simple Stupıd!'' Hakikaten cümlenin tam karşılığından çıkın aslında hayatın her alanında böyle. Basite indirgemek, herkesin anlayabileceği dilden konuşmak. Söze eğer tamamen meslektaşlarla yapılan bir görüşme değilse jargon sokmamak en doğrusu. Bazen başıma öyle şeyler gelir ki birisi bir şey anlatırken cümle içinde bir kelime kullanır. Atıyorum bir anda 'benefit' der. Ve ben terslik ya işte o anda benefitin TR karşılığını hatırlamam. İşte o an lanet bir kopukluk girer beyinle kulak arasına. Kulak işitir ama beyin yeni söylenenleri algılamak yerine az önceki benefitte takılır kalır. Tamam bazı kelimeler hayatımızın çok içinde bunu kabul ediyorum bende defalarca defalarca kullanıyorum. Ama bazıları işte o bazılarında aklımıza ilk gelecek uygulama KISS :)

Hepinize KISS bir Asansör Cümlesi tavsiyesiyle...
Masamda işler beni bekler sanırım bloguma ilk kez bu saatte yazıyorum. Hepimize kolay bir iş günü olsun, sevgilerimle ve Kiss :)

25 Eylül 2011 Pazar

1 Karış Toprak

Bir süredir etrafıma bakıp düşünüyorum Türkiye'de son yıllarda belki de tek gelişen ve durmadan ilerleyen sektör inşaat. Türkiye geneli hakkında çok ahkam kesemeyeceğim ama İstanbul'un her yeri inşaat ömrümde görmediğim iş makinesini, beton kamyonunu, kepçeyi gördüm şu son birkaç yılda. Bir bakıyorsunuz arazi bir bakmışsınız 3 5 kat çoktan çıkılmış bile.

Alçak binalar, kaç katlı olduğunu sayamadağınız residenceler bir de her yerde bitmek tükenmek bilmeyen AVM'ler. Artık inanın gördükçe midem bulanıyor. Nasıl bir milletiz neden hiçbir şeyi normal yaşayamıyoruz bilmiyorum ama artık sözüm ona alış veriş ve yaşam merkezleri görünce kusacak gibi oluyorum. Eskiden hoş geliyordu içinde alış veriş yaptığın mağazalar sineması yemek alternatifleri vs. Ama çok oldu bıktım mı yoksa yaş yavaş yavaş yaş ilerledikçe oranın o yapay ve havasız ortamından mıdır nedir artık alış veriş için mümkün olduğunca açık havayı tercih ediyorum. Ama bu bir süre sonra na-mümkün olacak çünkü hiçbir mağaza kalmayacak ki AVM dışında olsun.

Birde tepesi açık AVM'ler var ki onlar bile yırtmıyor bu yapaylıktan sıyrılmaya. Neyse biz asıl konumuzdan uzaklaşmayalım. Dediğim gibi yurt genelinde bir inşaat hareketliliği var. Bilmem farkında mısınız ama bu iktidar ile başladı bu kadar inşaat. Vardır bunun içinde bir iş ama bilemedim.

Dizilerin bile sponsoları artık inşaat firmaları. Bir gariplik ve sevimsizlik silsilesi. Aman iyi çalışın bir karış boş toprak kalmasın.

Ben bunu düşünürken bugün HT Kariyer'i incelerken son sayfalara doğru Kariyer.net'in bir reklamına rastladım. Orada da bu dönem en çok istihdam sağlanan sektörler sıralanmış ve inşaat ilk sırada. Evet yanılmamışım.

Bu iş nereye kadar gider sonu ne olur bilinmez ama dağ taş bina çirkin, kaba inşaatlar. Kaliteden, estetikten yoksun yapılar. Git gide çirkinleşen şehir. Sonumuz hayrola sevgil dostlar...


Sevgiler
İyi Haftalar

24 Eylül 2011 Cumartesi

Anket Hazırlama ve Uygulama Kılavuzu - Prof.Dr. Türker BAŞ

http://dl.dropbox.com/u/32028268/IKAnket.pdf


Geçtiğimiz haftalarda Sayın Türker BAŞ LinkedIn üzerinden IK Profesyonellerine hazırlık aşamasında olduğu Anket Hazırlama ve Uygulama Kılavuzu e-kitabının bir nevi demosunu gönderip fikir aldı. Bu haftada kitabın kendisini ulaştırdı bizlere. Bana dün ulaştı ana  başlıklarını inceledim ve yarın yani Pazar günü evin sakin olduğu, kafamın dingin olduğu günü seçtim okumak için.

Anket hazırlamak, yapmak özellikle IK için önemli bir unsur. Birçok konu hakkında bilinmezi bilinir hale getirmek, sıkıntıları çözmek, isim vermeden yapılan anketlerde çalışanın en dürüst fikirlerini alma şansı verir bizlere.

İnternet üzerinden çoğu başka dillerden %100 doğru çevrilmemiş bir çoğu saçma ve mantıksız anketler düzenleyip çalışanları kendimize güldürmemek için (Bundan bir süre başımıza gelen bir olayda bir IK Müdürü çalışanlara sözüm ona kişilik testi düzenliyor. Ekşi Sözlük'ten almış kopyalamış, bir arkadaşın test başığında 'güçlü, kolerik' yazıyor. Çalışan gidip müdürüne 'kolerik' ne dediği zaman müdür 'hımm, emmm, keem, küm' derken yan gözlede google'da koleriği aratıyor. Günlerce konuşulup, gülünmüştü çalışanlar arasında) doğru anket hazırlama tekniklerini bilerek IK profesyoneli olarak alıntı çalıntı anketler yerine kendimiz hazırlayabiliriz. İşte bu sebeple üstteki linkte sizlerle e-kitabun linkini paylaşmak istiyorum. Ve çok kıymetli Sayın Prof. Dr. Türker BAŞ beyefendiye bizlere sağladığı bu kıymetli kaynak için teşekkür ediyorum ve saygılarımı sunuyorum.

22 Eylül 2011 Perşembe

Müsaadenizle Blogda Kuzen Arası :)

Hep diyorum kendi kendime şu blogu özel işlerine kullanma takipçilerine ayıp oluyor diye ama sonra diyorum ki benim yazılarımı okuyanlar zaten beni anlamışlardır. Bu blog benim mesleki alanda gözlemlerim ve ilginç, değişik, önemli bulduğum yazılarımı paylaştığım 'Özgürlük Alanım' işte bu sebeple yüksek yüksek müsaadenizle yine bir özel iş için azıcık blogumu işgal ediyorum. Bu arada sizlerde herhangi bir özel veya genel işiniz için her daim blogumu kullanabilirsiniz. :)

11 Eylül Pazar Günü benim bir küçüğüm olan Sevgili Kuzenim Oya Gürcan'ı Erasmus için Lyon'a göndermiş bulunmaktayız. Giderken bir hüzünlü, ürkekti ama maşallah daha ilk günden kabak çiçeği misali açıldı. Arkadaşlar, dersler hatta gece hayatı derken bizim kız hepten Saint Etienne' li olup çıktı.

Şimdi ben buradan ona diyorum ki; Seni çok seviyorum ve daha şimdiden çok özledim. En ama en kötü ihtimalle Noël'de görüşmek üzere...

Bu arada Etienne, Etienne olalı böyle güzel gördü mü o da bilinmez tabi... mmh :)


Tembellik Cumhuriyeti'ne Hoşgeldiniz....


Tembellik ruhumuza işlemiş bizim. Hepimiz laf çalışkanıyız. Hepimizin konu ile ilgili fikirleri var hepimizin başkasının kötü ve az çalışması ile ilgili fikirleri var. Hepimiz kendimizde zam isteme hakkını buluyoruz.

Peki hiç şöyle aynanın karşısına geçip yüzünüzdeki, yüreğinizdeki maskeyi atıp kendi kendinize sordunuz mu? Bugün ne yaptım, ben bugün ne iş yaptım, işim yok diyerek kenara çekilmek yerine hangimiz bugün ne zamandır düzenlememiz gereken bir klasöre et uzattık, hangimiz aylardır elimize geçen evrağı attığımız evrak havuzuna dalmayı düşündük, hangimiz arşive inip şöyle bir göz attık, hangimiz elimize bir kağıt kalem alıp kırtasiye dolabındaki eksikleri kurcaladık? Hiçbirimiz.

Peki hangimiz günde 1.500 defa Facebook'a girdik, hangimiz günlük 150 twet atma rekorunu zorladık, hangimiz en az 100 kere inboxunu refreshledi, hangimiz gereksiz yere sevgilisini 15 defa aradı, hangimiz akşam eve gidip konuşmak yerine annesini arayıp bu sabah yolda olanları anlattı? Hepimiz.

Bu yazım elbette çok genel ve herhangi birileri düşünülerek yazılmadı. Ama sizde bir düşünsenize etrafta bu insanlardan ne kadar çok... Birşeyler yapmak yerine devamlı birşeyler söyleyen insanlarla dolu sağımız solumuz. Birgünlük işi üç güne yayarak çalışanlar, her defasında bir bahane bulanlar, hep bir mazereti olanlar. Kimi kandırıyorlar kendilerinden başka.

Zamanımızı boşa harcamak yerine verimli kılalım. Tecrübe, deneyim sadece o masanın başında oturarak değil masanın üzerinde sizi bekleyen işlere verdiğiniz cevapla kazanılıyor. İnanın. Sokaklar yıllarca çalışmış ama her şeyden bi'haber insanlarla dolu... Birde bir iş yapmak, çalışmak, bir eser meydana getirmek için didinenler var ki lütfen çalışmaya niyetiniz yoksa bu işsizlikte o caanım masaları boşa işgal etmeyin çekin gidin hak edenlere terk edin.

Bundan bir kaç sene önce eski işyerim Aceka Holding'de zorlu bir Kurumlar Vergisi süreci yaşıyoruz. En yakın çalışma arkadaşım Figen Gündoğdu ve ben. Zaman dar 7 şirket bizden iş bekler. Üstelik Kurumlar bizi yoran bir beyanname türü. Oturduk planı yaptık, süreyi koyduk ve işe başladık. Cidden zor oldu ama elimizde beyannamelerle verdiğimiz o sırıtık poza ve o fotoğrafa hala baktıkça gülerim, mutlu olurum.

Benden size bir tavsiye kendinizi bir şeyler başarmanın hazzında mahrum bırakmayın. Farmwille patlıcanları, tavukları karnınızı doyurmayacak bunu lütfen artık kabul edin... :)



Kocaman Sevgilerimle....

19 Eylül 2011 Pazartesi

Biz ki Daha Kadın Şoförlere Bile Tahammül Edemiyoruz!!!


Kadınım diye demiyorum ama kadınlar hakikaten özel canlılar. Erkekler değil mi hayır pek tabi onlarda öyle ama bence evren kadınları farklı güçlerle var etmiş. Her şeyden önce anne olmayı kadına uygun görmüştür. Kadınlar derin düşünür, en aptal görünen bile aynı anda kafasında 40 tilkiye göbek attırır, ağlayarak, gülerek, severek, kaçarak vs vs her türlü işini halletmeyi becerir. Tüm bunları yaparken de akşama eve gidince ne yemek pişireceğini, kocasının gömleğini, çocuğunun ödevini, annesine yollayacağı temizlikçiyi düşünür. Biliyorsunuz ki hepsinin de üstesinden gelir.

Ama bazı durumlarda kadınlar hayatın çok gerisinde. Daha bu sabah ofisten arkadaşlarımla trafikte yol alırken dönen muhabbette kadın şoförlerin yeteneksizliğinden vb konulardan söz ediliyor. Her şeye tamam ama hayat içinde belli bir duruşu olup iyi kötü mürekkep yalamış insanların ağzından bu tarz cümleler duymak cidden insanı üzüyor. Üstelik bu cümleleri bir kadının yanında kurmaktan hiç ama hiç rahatsız olmuyorlar.

İş hayatında da kadınlar son bir süredir atağa geçmiş durumda. Geçmiş olmasına rağmen erkek iş ortakları ile aramızda dağlar kadar fark var. Ceo'lar, genel müdürler, yöneticiler hala büyük bir yüzdede erkek.

The World Ecenomic Forum'un hazırladığı Corporate Gender Gap Report 2010 (Kurumsal Cinsiyet Ayrımcılığı) raporunda kadın çalışanların yeteneklerinin yeteri kadar kullanılmadığını ortaya koyuyor.
Kadınların iş hayatına katılımı hakkında yapılan araştırmaya 500'ün üzerinde İnsan Kaynakları yöneticisi katılmış ve yaklaşık 25 soruya cevap verilmiş. Bakın sonuçlara ;

* ABD % 53, Kanada % 46, Finlandiya % 44 ile kadın istihadamında en yüksek oranlı ülkeler.

* Hindistan % 23 ile son sırada

* Japonya % 24, Türkiye % 26 ve Avusturya % 29 ile bu sıralamada yerini alıyor.

* Finans ve sigortacılık kadınların en çok faaliye gösterdiği sektörler.

* Tarım, madencilik, otomotiv vb. sektörlerde kadın istihdamı neredeyse sıfır.

* Dünya üzerinde kadın CEO oranıda erkeklere kıyasla yarısı kadar dahi değil.

Yavaş yavaş ülkeler Pozitif Ayrımcılık adı altında kadın istihdamına yönelmiş durumdalar. Bu konuda önlem alma gereği duymayan ülkelerde yok değil Brezilya ve Meksika örnek verilebilir.

Kadınlar hayatın her alanında olmalı en az erkekler kadar. Kadın istihdamına önem vermeyen şirketin ciddi problemleri olduğu kanısındayım. Erkek çalışanlara sevgim saygım sonsuz ama kadının elinin değdiği işin ışıldadığını lütfen kimse inkar etmesin.

Tez vakitte kadınları hayatın her alanında daha çok görmek temennisiyle... Belli mi olur belkide 'Kadın Cumhurbaşkanı' ne kadar hoş değil mi :)

16 Eylül 2011 Cuma

Neredesiniz Sayın İlham Perim?

Daha önce defalarca yazdığım bir şey var ki o da benim yazı yazma konusunda ki acemiliğim. Eeee o zaman ne diye giriştin bu işe demeyin, hakkımı yemeyin çünkü yazdım mı iyi yazarım Allah için : )

Ama işte ne var ki bazen 'kal' geliyor. İşte bana da kal geldi. Bildiğiniz tıkandım 3 kelimeden 1 satır yazamaz haldeyim. Oysa ki ne hayallerim vardı tatilden dönünce bomba gibi olacaktım. Blogumla normalden 2 3 kat daha fazla ilgilenecektim. Paylaşacak dünya kadar konum vardı ama gelin görün ki yazamıyorum. Nedendir bu durum bilmiyorum. Ama tek bildiğim aklım fikrim burada, kendimi çocuğuna yeteri kadar ihtimam göstermeyen hain anne gibi hissediyorum. Bende düşündüm bari girip kitap önerisinde bulunayım.

Ben geçenlerde İdil Türkmenoğlu'nun Pozitif Yönetim kitabını okudum. Çok da beğendim ve İdil Hanım'ın hakikaten daha daha daha çok yazması gerektiğini düşündüm. Hatta bu konuda kendisine de kitabı hakkında bir teşekkür e-postası gönderdim... :)

Kitabı okurken aklıma ilk gelen şu oldu 'bu kitabın suya atılan bir tableti olmalı ve yöneticilere, patronlara içirilmeli' ne kadar muhteşem örnekler var. Okurken o uygulamaları yapan bir IK yöneticisi olduğumu hayal ettim. Şimdilik hayali bile çok güzeldi. Aklıma çok çeşitli performans ödülleri geldi kitabı okurken ve kendimle ilgili bir şey keşfettim. Benim manevi zekam yüksek! Evet evet cidden yüksek yani orada ki manevi zeka tanımına sahip insan tarifine tam uyuyorum. Bende tam bendeki bu durumun ne olduğunu merak ederken öğreniverince mutlu oldum.

Son bir motivasyon çabasıyla bu akşam Cunda Adası'na gidiyorum. Haftasonu tatili yapıp yaza ve denize veda edip İstanbul'a döneceğim orada da kaybettiğim İlham Perilerimi aramaya devam edeceğim.

Olur da sizde bir yerlerde onlarla karşılaşırsanız lütfen bana gönderin... :)

Birazcık gülün diye konu ile alakalı bir de karikatür paylaşmak istedim.




Sevgilerimle,

14 Eylül 2011 Çarşamba

Pazarlamadan Sorumlu IK'cı

Ben kendimi şanslı ik'cılardan görüyorum. Hem mali işler hem pazarlama-satış geçmişim olmuş olması bana her zaman bir adım öne çıkma şansı yaratmıştır. Özellikle mali işler, muhasebe biliyor olmam ik bütçeleri, maliyet hesapları vs. kendi alanımda hep işime yaramıştır.

Ama pazarlama-satış deneyimimi hep ikinci plana atmuştım. İki sene kadar çelik firmasında kalıp çeliği sıcak satışı yaptım. Hiç aklıma gelmezdi ik'cı olduğum zaman pazarlama deneyimlerime bu denli ihtiyaç duyacağım. Bu nasıl bir iştir böyle arkadaşlar. İK kadar zor bütçe kurtaran mali anlamda yönetimi ikna da bu denli zorlanan başka bir departman var mıdır? Hiç sanmıyorum. Ne garip görünmeyene inanıp, kabul ettirmeye çabalıyoruz. Bütçe onayı almak içinde ciddi pazarlama stratejilerine ihtiyaç duyuyoruz. Departman pazarlamak ne kadar zormuş. Dolayısı ile satış deneyimi olması bizim alanımızda ciddi işe yarıyor. IK ile ilgilenen ve bu konuda eğitim, seminer vb. programlara dahil olanlara naçizane önerim ana hatlarıyla bir pazarlama eğitimine katılmaları. Cidden çok faydası oluyor. Siz neden geldiniz diye sorarlarsa departmanımı pazarlamak için geldim dersiniz hem değişik olur :)




Bu öğleden sonra aklıma gelen kısa bir yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. Bu ara evet pek yazı paylaşamıyorum. Ama bayram ertesi İstanbul'da korkunç bir yoğunluk 'merhaba' dedi bana ama yavaş yavaş çekiliyor üzerimden. Bu haftaiçi ara ara dahi olsa önümüzdeki hafta düzenli bir şekilde blogumla ilgileneceğim.

Sevgilerimle...

7 Eylül 2011 Çarşamba

Alın Size İş İlanı :)

Çalışmakta olduğum ısıtma-soğutma-iklimlendirme sektöründe faaliyet gösteren firmamıza Rusça'ya hakim ticari zekası yüksek, Ukrayna'da ki satış ofisimizle koordinasyonu sağlayacak tam zamanlı eleman arayışı içindeyiz. İş Tanımı hakkında fazla detaya girememe sebebim konunun fazla geniş olması. Ama yöneticilerim pozisyonla ilgili esnek davranıyorlar. Lütfen yakınınızda eşinin dostunuz onların eşi dostu vs arasında bu tanıma uygun olduklarını düşündükleriniz varsa benimle buradan ya da gulsunmuftugil@gmail.com adresinden iletişime geçmelerini önemle rica ederim.

Sevgilerimle....


Ps: Çalışma yeri İstanbul/Hadımköy olup çalışma saatleri sabah 08:30 akşam 18:00'dir. Haftasonları çalışılmamaktadır.

6 Eylül 2011 Salı

Evlilik Bize Ne Yapıyor?

Merhaba...

Tatil bitti Gülsün yine masasının başında... Dün o kadar yoğun ve yorucu geçti ki bloga giremedim. Bugün ofiste bulduğum ilk anda daldım buraya. Tatil de nedendir bilmem aklıma hep Evlilik & Kariyer konusu takıldı. Evliliğin kariyere etkilerini düşündüm, durdum. Yok yok evlenmiyorum :) Neden aklıma takıldı onu da bilmiyorum.

Evlilik kariyere ne yapar sorusunun cevabı da hemen her şeyde olduğu gibi kişiden kişiye değişiyor. Evli olup kariyerinde zirveye çıkanlar da var, çoluğa çocuğa karışıp elini eteğini çekenlerde var. Bu dönemde eşlerin desteği, evlilikten beklentileri, kariyere bakış açısı önemli tabi. Aynı pencereden hayata bakıyor olmak, ortak paydada buluşmak vs.



Evlilik, bana göre hayatı paylaşma, aşk, sevgi  vs olmanın yanı sıra biraz da 'Güçlerin Birliği' bu benimkide fazla duygudan yoksun bir bakış mı bilmem ama doğru bir evlilik kariyer gelişimi için şahane bir başlangıç dahi olabilir. Yok yanlış anlaşılmasın bu evliliğe salt bakış açım değil pek tabi, sadece bana göre olayın bir bacağıda bu olabilir.

Yolun karşı tarafına geçip bakarsak bir de kariyerinin zirvesinde evlenip çocuk sahibi olup elini eteğini çekenler var. Elbette bu da bir tercih doğruluğu yanlışlığı ne kadar tarışılır bilinmez....



Amaaaaa;
Ben artık bu blogda yazılanlar hakkında okuyucalar ve takipçilerden de fikir bekliyorum. Özünde alt tarafı sıradan bir bloggerım profesyonel yazmıyorum ve sizlerin yorumları, fikirleri benim yazma gücümü ateşliyor ve konu ile igili zihnimi açıyor. Mesela Serhat Bey unuttu beni ve blogumu diye direkt bir sitem ediyorum. :)

Blog üzerine çalışıyorum. Tatilde de fikrine güvendiğim ve işi bilen insanlardan yardım alarak gulsunmuftugil.blogspot.com'u http://www.gulsunmuftugil.com/ haline dönüştürme kararı aldık. Daha seri, daha mesleki ağırlıklı yazılar paylaşacağım. Forum, video, okuyucu yorumları ve buna benzer başlıklar altında daha düzenli bir site halinde hayatımıza devam edeceğiz.

Bu konuda da varsa fikir ve önerilerinize cidden çok ihtiyacım var. Size basit ya da sıradan gelen bir fikir benim ve sitem için çok önemli olabilir. Lütfen kıymetli fikirlerinizi benden esirgemeyin.

Yeni site ve Evlilik&Kariyer konularında lütfen bana yazın... Buradan ya da gulsunmuftugil@gmail.com adresinden...

Sevgilerimle,