17 Ocak 2012 Salı

Esir Ruhlar (1)

Ne zaman özgür bıraktım ruhumu hatırlamıyorum. Çok zaman olmadı bunu başaralı... Sanırım 2007 Mayıs ayından sonrasına uzanan döneme denk geliyor. Aniden terk edilmiş, işsiz kalmış, aynaya bakmaya korkacak kadar çirkinleşmiştim, annemle babam yeni boşanmıştılar. 

Hayatımın zorlu belki de bugüne kadar ki en zorlu sınavından geçtiğimi anlamam için yaklaşık 3 sene geçmesi gerekmiş Mayıs aylarında yaşadığım bu ani vurgunların ardından Temmuz gibi silkelenmem gerektiğini fark ederek. Hayata dair küçücük bir adım attım. Ve bedenimden ziyade ruhumun özgür olmadığını fark ettim. Hala geçmişler ve o kötü günlerle aramda korkunç negatif bağlar vardı. Önce onları kesmem gerektiğini fark ettiğimde hiç tereddüt etmemiştim. Ve yükselme dönemine geçiş başlamıştı benim için. 

Ruhumu sonsuz özgür bıraktığımda ise bütün semanın benim olduğunu, bana kucak açtığını en derinde hissettim.
 
İnsanın aklı, fikri ve ruhu özgürse önüne kimsenin, hiçbir gücün engel koyamayacağını çok net öğrendim bu dönem. İşte o günlerden beridir de kimse fikrimi ve ruhumu koyamadı kafese.

Şimdi etrafıma bakıyorum esir ruhları, esir zihinleri gördükçe içim sızlıyor. Hayattan ve kendinden çoktan vazgeçmiş ama bunu bin bir türlü bahaneye maskelemiş, hayatlarından aslında bi' haber ama memnun gibi yaşayıp gidiyorlar. Geçen her dakika ömürlerinden eksilirken onlar her yeni günde biraz daha gömülüyorlar esirliklerine...

Kiminde geçmişin vefa borcu, kiminde maddi imkansızlık, kiminde güvensizlik, kiminde tembellik... Hepsi birer sebep bulmuşlar kendilerine, hepsi önderlerinin onlara gösterdiği yolda yürüyorlar. Hiç ama hiç birinin aklında biraz yana sapma hayali yok. Uçuruma gitmekten asla kurtulamayacak koyun sürüleri gibiler uzaktan bakınca. Ayaklarının biri boşlukta diğeri bir başkasının ayağının altında...

Avuçlarının arasından usulca akıtıyorlar hayatlarını. Ben ise bakıyorum ve bir gün diyorum umarım çok geç olmadan bir gün açarsınız ruhunuzun kafesini ardına kadar. 

Fikri özgür olmayan insanlar hayatları boyunca başkalarının hayatını yaşarlar. Onların işini, onların öngördüğü şekilde yaşarlar, onlar kadar sevilir onlar kadar severler, en büyük başarı onun elde ettiği kadar olur, hiç kendi hataları olmaz, kendi başarıları, kendi sevgileri, kendi terk edişleri, kendi geri gelişleri...

Sadece bir gün kendi pişmanlıkları olur hepsi bu ve sanırım sonunda da sadece geç kalmışlıkları... İşte hayatlarında kendilerine ait olabilecek 2 muhteşem (!) duygu... Pişmanlık & Geç Kalmışlık

Gözünüzü kafesin parmaklıklarından uzaklara dikin. Yemyeşil ovaların, sımsıcak güneşin yüzünüze vurduğunu hissedin. Eğer hala o kafeste kalmak istiyorsanız...



Sevgilerimle,

Ruhunuz özgür olmadan ne doğru işi ne de doğru eşi bulmanız imkansız! 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder