3 Kasım 2011 Perşembe

Buradayım.... :)

Garip bir duygu blog tutmak. Evlat gibi bir şey inanın abartmıyorum. Her an aklınızda, ilgilenemediğiniz zamanlarda acı çektitren, sizi üzen, yazdığınız bir yazı beğenildiği zaman sanki dünyalar bahşedilmiş gibi mutlu eden, her yeni takipçinin sanki çok uzaklarda ki bir yakınınızın bir daha gitmemek üzere yanınıza döndüğü hisleri yaşatan.

İnsan kaynakları konusunda blog tutmak daha da farklı bir mesuliyet aslında bilmiyorum ya da bana öyle geliyor. Her gün blogumu açıp bu sayfada sizlerle yeni bir şey paylaşamamış olmak cidden çok üzüyor beni.

Ama bu durağan süreçte sadece yazmaya ara veriyorum. Araştırmaya, kaynakları takip etmeye, durumu sorgulamaya ara vermiyorum ve aslında sizlere paylaşmak için bir sürü yeni yazı bulup derliyorum. Keşke imkan olsa da yönetici paneli kısmını görebilseniz 'taslak' ların çokluğuna şaşar kalırsınız. Kafada bir sürü konu bir sürü yazı planı ve hiç biri tam bir metin haline gelip anasayfa da yerini alamıyor.

Bir süre önce takipçim olarak başlayan ilişkimiz arkadaşlığa dönüşen Serhat Kahyaoğlu'na bugün mail atıp bloguma biraz ivme katması için bir yazı yazmasını rica ettim.

İnsan zaman zaman etrafında kendine destek olacak, hadi ama! diyecek birilerine ihtiyaç duyuyor ne yazık ki hepimiz için geçerli sanırım bu durum. Var olduğunu düşündüğün anlarda olmadığını gördüklerin vardır ya işte tam onlardan bahsediyorum. ( Evet evet yanılmadınız burada ince bir sitem var. )

İşte anlayacağınız ben okumaya araştırmaya son süret devam ediyorum ara verdiğim tek şey kısacık bir süreliğine yazmak. Ama tahmin ediyorum ki aslında yazı yazma aramda ufak ufak sona eriyor bu konu hakkında yazı yazıyor olmam da mesajı veriyordur değil mi :) Zaten bugün yarın Sevgili Serhat'ın da yazısı gelir blog hepten hareketlenir. :)

Bu arada sizlerle paylaşmak istediğim bir durum daha var. O da 1 Kasım itibari ile sizinle buluşturmayı planladığım http://www.gulsunmuftugil.com/ 'du. Bu konu hakkında çalışmadım üretmedim, zannetmeyin lütfen.
Üzerine düşündüm, siteyi tasarladım. Ama ana sayfadan, alt başlıklara, fotoğraf seçiminden, hakkımda kısmına kadar her şey üzerine o kadar didikledim ki bir türlü istediğim gibi bir site çıkmadı karşıma. Şimdi ben salt 1 Kasım dedim diye de içime sinmeyen bir siteyi sizlerle paylaşamadım. Bu sebeple de affınıza sığınarak biraz daha zaman istiyorum.

Bu arada geçtiğimiz haftaya bir Derbi bir de Van İçin Rock Konseri sığdırdım. Derbi hakkında da 'Bir Derbi Hikayesi' isimli bir yazı yazdım ama sonra paylaşmaya cesaret edemedim. Aslında her şey doğru ve netti ama sanırım o ortamı soft bir dille yazmayı başaramazdım o sebeple de paylaşmaktan vazgeçtim.

İşte ben bir süredir böyleyim sevgili arkadaşlarım. İçinde bulunduğum durumu sizlerle paylaşmak istedim. Hoşçkalın, Sevgilerimle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder